Trafik Kazalarında Ceza Davası Nasıl Açılır ? İzmir Avukat

Trafik Kazası Ceza Davası Nasıl Açılır? Ölümlü veya yaralamalı trafik kazası nedeniyle ceza davasının açılması savcılıklar tarafından yapılacak soruşturma sonucunda açılmaktadır.

Trafik kazası sebebiyle ağır ceza mahkemesine dava açılabileceği gibi asliye ceza mahkemeleri de taksirle yaralama sebebiyle meydana gelen trafik kazası ceza davalarına bakmakla yetkilidir.

Trafik Kazası Ceza Davası Nasıl Açılır?

İzmir Avukat aracılığı ile Trafik kazası ceza davası nasıl açılır konusunda detaylı bilgi sahibi olunması için ceza davasının nasıl açılacağı konusunda gerekli usul işlemlerinin neler olduğuna bakmak gerekir.

Ceza davaları takibi şikayete bağlı olan suçlar ve savcılık makamınca re’ sen takip edilen suçlar olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Ceza davası açılması için suç duyurusunda bulunulması veya soruşturma açılarak savcılık makamı tarafından mahkemeye iddianame sunulması gerekir.

Trafik kazalarında da suç duyurusunda bulunulması veya savcılık tarafından dava açılması suretiyle trafik ceza davası açılmaktadır.

Ölümlü Trafik Kazası Ceza Davası Nasıl Açılır?

Ölümlü trafik kazası sebebiyle araç sürücüleri hakkında kamu davası açılması için cumhuriyet savcılıkları tarafından soruşturma yürütülmekte soruşturma neticesinde dava açılması için yeterli şüphenin varlığı halinde araç sürücülerine kamu davası açılmaktadır.

Ölümlü trafik kazalarında polis tutanakları, bilirkişi raporları, tanıklar, kamera kayıtları önemli birer delildir. Bu delilleri inceleyen savcılık kazaya sebebiyet veren olaylar ve kişiler hakkında bilgi sahibi olmakta ve davada kimin kusurlu olduğu ortaya çıkarılmaya çalışılmaktadır.

Ölümlü trafik kazalarında genellikle sürücülere yapılan savcılık soruşturma işlemlerinden sonra şikayet olmasa bile kamu davası açılmaktadır. Çünkü ortada bir ölüm söz konusudur. Yapılacak soruşturma neticesinde savcı dava açmazsa suç vasfının oluşmadığından ya da dava ile ilgili sürücünün kusurlu bulunmadığından dava açılmamış anlamı çıkarılabilir.

Ölümlü trafik kazası nedeniyle dava açılmışsa ağır ceza mahkemeleri bu davalara bakmakla görevli ve yetkilidir. Yargılama sonucunda hapis cezasına hükmolunabileceği beraat, adli para cezası gibi daha farklı kararlarda alınabilmektedir.

Yaralamalı Trafik Kazası Ceza Davası Nasıl Açılır?

Yaralamalı trafik kazası sebebiyle ceza davalarına asliye ceza mahkemeleri bakmaktadır. Asliye ceza mahkemesine taksirle yaralamalı trafik kazası ceza davası açılabilmesi için karşılıklı şikayetçi olmak veya tek taraflı şikayet aranmaktadır.

Yaralamalı trafik kazası sebebiyle ceza davasının açılması suç duyurusunda bulunmak suretiyle cumhuriyet savcılığınca gerçekleştirilen soruşturma sonucunda netlik kazanacaktır. Trafik kazasının oluş şekli, polis tutanakları, görgü tanıkları ve diğer tüm delilleri inceleyen savcı kusur durumu ve şikayete göre dava açmak için yeterli şüpheye ulaşması halinde asliye ceza mahkemesine ceza davası açacaktır.

Savcılık makamı olayın niteliğine ve trafik kazasının oluş şekline göre sürücü veya trafik kazasına sebebiyet veren yayanın ifadesini alabilir. Bu ifade alma işlemi şikayetçi yani müşteki sıfatıyla alınabileceği gibi şüpheli yani suç şüphesi altında bulunan kimse sıfatıyla da alınabilmektedir.

Trafik kazalarına bağlı ceza davaları mahkumiyetle sonuçlanma ihtimali olan davalar olduğundan bu davaların ceza hukuku alanında profesyonel hizmet veren avukatlık bürolarından hukuki yardım alınarak takip edilmesinde fayda vardır.

Trafik kazaları günümüzde sıklıkla karşılaştığımız ve bireyin canına mal olabilecek kadar kötü sonuçlara yol açan olaylardandır.

Trafik kazalarının birbirinden farklı birçok sebebi olmakla beraber en büyük sebebi bütün araştırmalarda da görüldüğü üzere insandır. İnsan trafik kazalarının en büyük nedeni olmakla beraber bunu alt başlıklara ayırdığımızda insanın gerçekleştirmiş olduğu onlarca kusurlu davranış trafik kazalarının nedenleri arasında yer almaktadır.

Bu kusurlu davranışlara örnekler verdiğimizde alkollü araç kullanmak, hız sınırını şehir içi ya da şehirlerarası yollarda aşmak, trafik kurallarına riayet etmemek, kırmızı ışıkta geçmek ve buna benzer birçok kusurlu davranış sayılabilmektedir.

Trafik kazaları sadece tazminat hukuku olarak özel hukuk davaları arasında yer almamaktadır. Can ve mal güvenliğini tehlikeye attığı için ve içerisinde insanların kusurlu davranışlarının yer alması dolayısı ile kamuyu tehlike altına da soktuğu için kamu hukukunu da ilgilendirmektedir.

Bu nedenle yaralanan kişi ya da ölen kişinin yakınları herhangi bir dava açmasalar dahi kamu hukukuna da sirayet etmesinden dolayı Trafik kazası ceza davaları resen açılmaktadır.

Trafik Kazasından sorumlu tutulan kişi bilinçli ya da bilinçsiz taksirden adam yaralama ya da öldürme suçu altında sorumlu tutulmaktadır.

Trafik kazalarında meydana gelen olay sonucu kişi çoğu zaman kasten değil taksirden sorumlu tutulmaktadır. Fakat somut olayın özelliklerine göre de sonuç değişebilmektedir.

Trafik kazasının sonuçlarına göre Trafik kazası ceza davaları görülmektedir. Öncelikle davanın oluşunda sorumlu kolluk kuvveti aracılığı ile c.savcılığı araştırma ve inceleme yapmaktadır.

Trafik kazasında olayın oluşu, olayda kusur gibi etmenler alınacak cezanın derecesini belirlemektedir. C.Savcısı ölümlü kazalarda Ağır Ceza Mahkemesine,  asliye ve sulh ceza mahkemelerinde görülmektedir.

Trafik kazasının ölümle sonuçlanması durumunda, C.savcısı olayın durumuna göre il etapda tutuklama için nöbetçi mahkemelerden tutuklamayı talep edebilir.

Trafik kazası sonucu ilk tutuklamalarda sanığın 7 gün içinde itiraz hakkı bulunmaktadır. | Trafik Kazası Ceza Davası Nasıl Açılır Görülür?

Trafik Kazası Eğer Ölüme Sebep Olduysa Hukuki Süreç Nasıl İşleyecektir?

Trafik Kazasının meydana geldiği yere yakın olan ve o bölgeden sorumlu olan kolluk kuvvetleri kazanın olduğu yere intikal edecekler ve böylece polis soruşturması başlayacaktır.

Trafik Kaza tutanağı polis soruşturması kapsamında tutulan önemli tutanaklardan biridir. Bunun nedeni ise asıl kusurun kimde olacağını belirlemek ve kazanın nasıl meydana geldiği hususunda bilgiler edinmek asıl amaçtır kaza tutanağının tutulmasında.

Polis soruşturması kapsamında yapılan bir diğer inceleme de kazaya karışan araçların ya da aracın tespiti ve incelenmesidir. Burada aracın plaka numarası, aracın hızının tespiti ve sigorta poliçesi gibi durumların tespitinde önemlidir.

Polis soruşturmasında en önemli iki kaynak görgü tanıklarının ifadesi ve mobese kameralarında kaza anının kayıtlarıdır.

Polis soruşturmasının tamamlanmasından sonra kazanın mağduru dava açmasa dahi kamu hukukunu ilgilendirdiğinden dolayı soruşturma kapsamı Cumhuriyet Savcılığına intikal edecektir. Soruşturma tamamlandıktan sonra savcılığa dosya yollanır.

Burada kişi davanın tarafı olmak istemese bile dava kamu hukukunu ilgilendirdiğinden dolayı devam edecektir. Fakat trafik kazalarında önerilen kişinin uğradığı zararların azmin edilmesi ve adaletin yerini bulması için davayı gerek İzmir avukat aracılığı ile gerekse kendisinin takip etmesidir. Genelde yıpratıcı olan bu süreçte kişi hakkını korumak için bütün imkânlarını kullanmaktan çekinmemelidir.

Yol durumu, alkol tespiti gibi birçok konuda bilgi edinmeli kaza anında meydana gelen ve kazaya neden olan ve davalı tarafın aleyhine kendisinin lehine olan bütün delilleri toplamak için ya da mahkemenin toplaması için elinden geleni yapmalıdır.

Mahkemeden bir şey isteyeceği takdirde ya da delil, belge sunacağı takdirde bunu her zaman dilekçe ile gerçekleştirmelidir. | Trafik Kazası Ceza Davası Nasıl Açılır Görülür?

Trafik Kazası Ceza Davası Nasıl Görülür?

Ölüm meydana gelen kazalarda ağır ceza mahkemeleri görevlidir. Hukuk sistemimiz derecelidir yani önce davalar yerel mahkemede görülür daha sonra istinaf mahkemelerine dava intikal eder eğer taraflar davanın kesinleşmesini istemezler ve yanlış bir karar verildiğini ifade ederler ise ve daha sonra en son olarak dava duruma göre yüksek mahkemeye intikal etmektedir.

Hukuk sistemi içerisinde bulunan hukuk denetim mekanizmalarına göre yüksek mahkemeler ayrılmaktadır. Adli hukukta yüksek mahkeme Yargıtay, İdare Hukukunda yüksek mahkeme Danıştay’dır.

Ceza hukuku adli hukuk kapsamı içerisinde değerlendirilmektedir ve bu nedenle yüksek mahkemesi Yargıtay’dır. Trafik kazalarında taraflar yerel mahkeme de yani ilk derece mahkemesinde verilen karardan hoşnut değillerse bu sefer kararın kesinleşmesine izin vermeyerek üst derece mahkemesine davanın intikal etmesini sağlarlar.

İzmir avukat...hapis cezasına hükmolunabileceği beraat, adli para cezası Trafik Kazası Ölüme Sebep Olduysa Hukuki Süreç Nasıl İşleyecektir? İzmir avukat

izmir avukat, avukat izmir, izmir ceza avukatı, ceza avukatı izmir, izmir trafik kazası avukatı

İzmir ceza avukatı

Ceza Davalarında Sanık Ne Yapmalı? İzmir Ceza Avukatı

İzmir ceza avukatı

Ceza davasında sanık ne yapmalı veya müşteki (mağdur) ne yapmalı soruları da sık karşılaştığımız sorular arasında yer alır. Burada yapılması gereken en temel ve en önemli şey deneyimli İzmir ceza avukatı ‘ndan yardım almak olmalıdır.

Bunun haricinde kişinin gelişigüzel bir savunmadan uzak durması gerekir. Atılacak her adım hatasız, eksiksiz ve hukuki zeminde atılmalıdır. Eğer böyle yapılmazsa kişi haklı iken haksızmış gibi muamele görebilir.

Ceza Davasında Savunma, Şikayet ve Şikayetten Vazgeçme Dilekçeleri

Ceza davasında savunma yapılırken kişinin savunmayı kısa ve öz tutması gerekir. Kişinin hakkını savunabilmesi için kanuni olarak haklarını ve Yargıtay kararlarında emsal durumlar için ne şekilde açıklamaların bulunduğunu bilmesi gerekir. Şikayet te gene benzer şekilde kanuni unsurlar gözönünde bulundurularak yapılmalıdır. Ceza hukuku anlamında sonuç ifade etmeyecek gereksiz uzunlukta anlatımlar sürece sadece zarar verecektir.

Ceza davası denildiği zaman şikayetten vazgeçme meselesi oldukça önem kazanır. Mağdurun şikayetten vazgeçme beyanı her zaman hukuki anlamda sonuç doğurmaz. Takibi şikayete bağlı suçlarda mağduru şikayetinden vazgeçtiğini beyan ederse soruşturma sona erer veya ceza davası açılmışsa dava düşer.

Ancak takibi şikayete bağlı olmayan suçlarda şikayetten vazgeçme beyanı hukuken sonuç doğurmayacağı gibi kimi zaman mağdurun aleyhine olacaktır. Şöyle ki; bu tarz durumlarda genellikle mağdurun ifadesini değiştirdiği, aslında öyle bir olayın yaşanmadığı, biranlık kızgınlıkla hareket edildiği kabilinden beyanlarda bulunulur.

Bu tarz bir durumda şikayetten vazgeçme dilekçesi veren kişi hakkında iftira suçundan re’sen soruşturma başlatılması pek muhtemeldir. Dolayısıyla ceza davası aşamaları ve tüm bu dilekçeler konusunda deneyimli İzmir ceza avukatı ‘ndan yardım alınmalıdır.

Ceza Davası İstinaf Dilekçesi

Ceza davası görüldükten sonra ilk derece hakimi bir karar verecektir. Bu kararın istinafa yani bir üst mahkemeye (Bölge Adliye Mahkemesine) taşınması mümkündür. İstinaf incelemesinde mahkeme detaylı bir değerlendirme yapacak tabiri caizse davaya yeniden bakacaktır.

Belirtmemiz gerekir ki 15 sene ve üzeri hapis cezasını konu edinen kararlar resen istinaf mahkemesinde incelemeye alınacaktır. Bunun haricinde bazı cezaların istinaf edilmesi mümkün değildir. Bununla ilgili detaylı değerlendirmeyi ‘ceza istinaf dilekçesi’ başlıklı yazımızda yaptık.

Ceza davası istinaf dilekçesi titizlikle üzerinde durulması gereken bir dilekçedir. İlk derece yargı kararının haksızlığı, değerlendirmede yapılan hatalar, gözönünde bulundurulması gereken meseleler dilekçede hukuki zeminde yer almalıdır.

Ceza davası istinaf dilekçesi hazırlanırken taslak metinler üzerinden gidilirse ciddi anlamda olumsuz sonuç doğacaktır. Kişi haklı iken haksız konuma düşebilecektir. Bu nedenle ceza davası istinaf dilekçesinin tamamen somut olay ve güncel mevzuat düzenlemeleri ile konuya ilişkin benzer yargı kararları gözönünde bulundurularak hazırlanması gerekir.

Ceza Davası Temyiz Dilekçesi

Bölge adliye mahkemesinde yani istinaf incelemesinde verilen bozma dışındaki hükümler temyiz edilebilir. Yani bir üst derece yargısı olan Yargıtay incelemesine gönderilebilir. Burada da temyize gönderilebilecek ve gönderilemeyecek kararlar mevcuttur. Bununla ilgili olarak ‘ceza davası temyiz dilekçesi’ başlıklı yazımızı okuyabilirsiniz.

Ceza davası temyiz dilekçesi için de yukarıda bahsettiğimiz esaslar geçerlidir. Taslak metinler üzerinden hazırlanan temyiz dilekçeleri hem güncellikten hem de hak kazandırıcılıktan uzak olacaktır. Bu nedenle bu tür dilekçelerin hazırlanmasında İzmir ceza avukatı yardımı almak gerekir.

Adli Sicil Kaydının Silinmesi

Nihayetinde kişi ya ceza alacak, ya cezaya alternatif hükümler uygulanacak ya da beraat edecektir. Ancak kişi hakkında cezaya hükmedildiği zaman bu ceza kişinin adli sicil kaydına işlenecektir. Bundan sonra kişinin yapması gereken, cezanın infazından sonra adli sicil kaydının silinmesi için gerekli hukuki prosedürü takip etmesi olacaktır. Bununla ilgili olarak ‘adli sicil kaydının silinmesi’ başlıklı yazımızı okuyabilirsiniz.

Ceza Davası Kesinleştikten Sonra Tazminat

Ceza davası kesinleştikten sonra somut olayın özelliklerine göre gerek mağdur gerekse sanık bazı tazminat taleplerinde bulunabilir. Mağdur uğradığı maddi veya manevi kayıptan ötürü genel mahkemelerde tazminat davası açabilir.

Sanık olarak yargılanan kişi de gene uğradığı haksız isnad karşısında eğer bir iftira söz konusu ise bundan ötürü maddi – manevi tazminat talebinde bulunabilir. Ancak burada hak arama özgürlüğü ile iftira arasındaki çizginin kaçırılmaması gerekir.

Bunun yanında şüpheli – sanık gene somut olayın özelliklerine göre haksız tutuklama tazminatı talep edebilir. Bu sadece haksız tutuklamadan ötürü değil haksız olarak uygulanan diğer koruma tedbirlerinden ötürü de talep edilebilecektir. Bu dava hukuk yargısında değil ceza yargısında görülür.

Ceza Mahkemesi Kararı Hukuk Mahkemesini Bağlar mı?

Ceza mahkemesi kararı hukuk mahkemesini veya hukuk hakimini bağlar mı sorusu da oldukça önemlidir. Ancak burada çoğu zaman hukuk hakimi tarafından bir kesinlik olmadığını söyleyebilir. Zira iki yargı sistemi birbirinden oldukça farklıdır. Hukuk davalarında delil değerlendirme usulüyle ceza davalarında delil değerlendirme usulü farklıdır.

Esasen hukuk mahkemesi kararları hiçbir surette ceza yargısını bağlamazken ceza mahkemesi kararlarının hukuk hakimini bağlamasa da karar verirken önemsendiğini söyleyebiliriz. Zira ceza yargısında daha bir kesinlik söz konusudur çünkü ceza yargısında şüpheden sanık yararlanır ilkesi ile hareket edilmektedir. Bu tabii ki somut olayın özelliklerine göre değişen bir durumdur.

Ceza Davasında Uzlaşmanın Hukuk Davasına Etkisi

Ceza davasında uzlaşılmış olmasının hukuk davasına teorik olarak etkisi bulunmasa da uygulamada genellikle taraflar meselenin hukuki yönü hakkında da anlaşma yaparak hukuk davası açma hakkından feragat edecek şekilde uzlaşır. Ancak hukuk davasından feragat edecek şekilde uzlaşma olmazsa, yani uzlaşma sadece ceza davasını kapsayacak şekilde yapılırsa bunun hukuk davası bakımından bir sonucu bulunmaz.

Ceza Davasında Avukat Yardımı

Yukarıda ceza davası nedir, nasıl görülür, nelere dikkat edilmeli gibi merak edilen soruları yanıtladık. Görüldüğü üzere ceza davası önemsenmesi gereken ve hak kaybı yaşamaya çok müsait bir dava türüdür.

Bu süreç içerisinde hak kaybı yaşamamak adına hatalı yahut ihmali işlemlerden uzak durulmalı, sürecin en başından ihtimallere göre bir hukuki strateji oluşturulmalıdır. Bu noktada yapılacak en sağlıklı şey İzmir ceza avukatı yardımı almak olacaktır.

İzmir ceza avukatı - Ceza davası, savcılığın bir iddianameyle suç işlediği konusunda “yeterli şüphe” olan şahıslar hakkında yargılama yapılması için ...

izmir ceza avukatı, ceza avukatı, ceza avukatı izmir, karşıyaka ceza avukatı, izmir avukat, adli para cezası, ne kadar ceza alırım

İzmir boşanma avukatı

Boşanma avukatına ihtiyacınız var mı?

Evliliğinizin sona ermesine neden olan durumlar ortaya çıktığında, bir boşanma avukatına danışmaktan çekinmeyin. İzmir Boşanma Avukatı olarak bu zor durumla başa çıkmanıza yardımcı olmak için buradayız. Boşanma davası hangi sırayla karşılıklı rıza ile veya dava yolu ile boşanma olarak sonuçlanacak olursa olsun, size gerekli tavsiyeleri vereceğiz.

Dava yoluyla boşanma

Eşlerin her biri, kendi görüşüne göre, evlilik derinden ve onarılamaz bir şekilde bozulduğunda boşanma davası açabilir. Boşanma davası, ebeveyn haklarının kullanılması, çocuklar ve ebeveynler arasındaki kişisel ilişkiler, nafaka, boşanma sonrası aile evinin kullanılması taleplerini dikkate almalıdır. Mahkeme, taraflardan biri talep ettiğinde evliliğin sona ermesi için suçluluk kararı verir. Çoğu zaman böyle bir durumda taraflar, hangilerinin birlikte yaşayacak küçük çocukları olacağı konusunda endişelenir. Size rehberlik edecek örnek kriterler sunuyoruz:

  • ebeveynlerin eğitim nitelikleri;
  • şimdiye kadar çocukların bakım ve tedavisi;
  • çocukların ebeveynlerine bağlılığı;
  • çocukların cinsiyeti ve yaşı;
  • ebeveynlerin arzusu;
  • akrabalardan yardım alma fırsatı;
  • maddi imkanlar.
Avukat Mert Kuru İzmir Avukatlık ve Hukuki Danışmanlık Bürosu İzmir ceza avukatı, İzmir boşanma avukatı ve tüm İzmir avukat arayışlarında hizmet verir.

izmir boşanma avukatı, boşanma avukatı izmir, izmir anlaşmalı boşanma avukatı, izmir çekişmeli boşanma avukatı

Karşılıklı rıza ile boşanma

Karşılıklı rıza ile boşanma, sunduğumuz diğer bir alternatiftir ve eşler evliliklerini sona erdirmek için ciddi bir anlaşmaya vardıklarında ve mahrem yaşamlarının ayrıntılarını mahkemeye taşımak istemediklerinde kullanılabilir. İzmir Boşanma Avukatı aracılığı ile anlaşmalı boşanma ile boşanma durumunda, eşler evliliklerinin sona ermesini istediklerini teyit etmek için şahsen mahkemeye gelirler.

Cumhurbaşkanına hakaret suçu

Cumhurbaşkanına hakaret suçu

Ceza avukatlarımız cumhurbaşkanına hakaret suçu, unsurları, cezası konularında müvekkillerimize avukatlık ve danışmanlık hizmetleri sunmakta ve ceza mahkemelerinde kendilerini gerek müşteki vekili ve gerekse sanık müdafi olarak temsil etmektedir.

İzmir ceza avukatı ekibimiz ceza hukuku davaları konusunda edindikleri tecrübe ve uzmanlık çerçevesinde, müvekkillerimize en etkili sonucu sağlamak için hukuki destek vermektedirler. Ülkemizde ceza yargılaması Türk Ceza Kanunu ve Ceza Muhakemesi Kanunu ile yapılmaktadır. Türk Ceza Kanunu cezaları belirlerken, Ceza Muhakemesi Kanunu ise yargılamanın usul ve prosedürlerinin nasıl olacağını gösterir. Ceza davalarına ilişkin olarak avukatlarımız; Şikayet dilekçesi ve eklerini hazırlamakta, Kollukta ve Savcılıkta ifade alınması sırasında hazır bulunmakta ve Asli Ceza Mahkemelerinde sanık müdafi ve müşteki vekili olarak hizmet vermektedirler.

Cumhurbaşkanına Hakaret Suçu Unsurları Cezası

Cumhurbaşkanına hakaret suçu 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu madde 299’da düzenlenmiştir. TCK m.125’de düzenlenen hakaret suçunun genel hükümlerinden ayrı olarak özel bir şekilde düzenlenmiştir. İlgili kanun maddesi şöyledir ki;

  • Cumhurbaşkanına hakaret eden kişi, bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
  • (Değişik: 29/6/2005 – 5377/35 md.) Suçun alenen işlenmesi hâlinde, verilecek ceza altıda biri oranında artırılır.
  • Bu suçtan dolayı kovuşturma yapılması, Adalet Bakanının iznine bağlıdır.

Korunan hukuki yararın Devleti temsil eden Cumhurbaşkanı’nın saygınlığının ve şerefinin korunması olduğu için bu suç “Devletin Egemenlik Alametlerine ve Organlarının Saygınlığına Karşı Suçlar” başlığı altında yer almaktadır.

Yasa hükmünün gerekçesinde “Cumhurbaşkanının Devleti temsil etmesi ve Anayasada belirtilen görev ve yetkileri göz önüne alınarak onun kişiliğine yöneltilen hareketin bir bakıma Devlet kuvvetleri aleyhine cürümlerden sayılması gerektiği düşüncesinden hareketle bu madde kaleme alınmış ve Cumhurbaşkanına karşı hakaret müstakil bir suç hâline getirilmiştir” denilmektedir.

Cumhurbaşkanına Hakaret Suçunun Unsurları

Cumhurbaşkanına hakaret suçu doğrudan doğruya görevde olan cumhurbaşkanına karşı işlenebilir. Herhangi bir eski cumhurbaşkanına veya cumhurbaşkanı adayına karşı işlenemez. Cumhurbaşkanlığı sıfatının kazanılması seçilmeyle değil and içmeyle başlayacaktır.

Bu suç tanımı yapılırken kanun maddesinde fail ile ilgili herhangi bir tanım yapılmamıştır. Özgü suçlar kategorisinde olmadığından dolayı bu suçun faili herkes olabilir.

Cumhurbaşkanına hakaret suçunda manevi unsur kasttır. Fiilin, kişiye suç olarak isnat edilebilmesi için failin kastı şarttır. Bunun yanında cumhurbaşkanının sıfatı fail tarafından bilinmelidir. Ancak failin suçu siyasi saikle işlemesine gerek yoktur. Cumhurbaşkanlığı sıfatıyla veya göreviyle de ilgili saikle olmasına da gerek yoktur. Burada korunan siyasi iktidar değil, cumhurbaşkanının şeref ve saygınlığıdır.

Söz konusu eylemin yüze karşı veya yoklukta işlenmesi arasında ceza yaptırımı açısından bir fark yoktur.

Bu suç serbest hareketli bir suçtur. Serbest hareketli olduğundan dolayı söz, resim, çizim, şarkı sözleri, telefon, mektup, gazete, dergi, sosyal medya ve diğer iletişim araçları ile bu suçun işlenebilmesi mümkündür.

Bu suç hakkında ilgili kanun maddesinde bir de nitelikli hal düzenlenmiştir. Şöyle ki; Suçun alenen işlenmesi hâlinde, verilecek ceza altıda biri oranında artırılır (TCK m.299/2)

Cumhurbaşkanına hakaret suçunun aleni işlenmesinden anlamamız gereken internet veya basım yoluyla en çok da bugünlerde sosyal medya üzerinden yapılan hakaretleri kastetmektedir. Özellikle Twitter, Facebook ve Instagram gibi sosyal medya siteleri, blog hesapları, forum sitelerinde bu suçun işlendiği görülmektedir. Hakaret suçunda aleniyetin gerçekleşmesi için herhangi bir sınırlama olmaksızın herkese açık olan yerlerde işlenmesi şartı aranır. Bu yollarla Cumhurbaşkanına hakaret edilmesi bu kanunda belirtilen en nitelikli ve en cezayı arttıran haldir.

Bu suçtan dolayı kovuşturma yapılması, Adalet Bakanının iznine bağlıdır. (TCK m.299/3)

Bu suç sebebiyle yapılacak olan yargılamada görevli mahkeme Asliye Ceza Mahkemesi’dir.

Etiket: Cumhurbaşkanına Hakaret Suçu, Cumhurbaşkanına Hakaret Suçu izmir, Cumhurbaşkanına Hakaret avukatı, Cumhurbaşkanına Hakaret avukatı izmir,

İş Hukukunda Savunma Beyanı Alınmasının Önemi – İzmir işçi avukatı

İzmir işçi avukatı

Türk İş Hukuku, genel çerçevesi 4857 sayılı İş Kanunu (“İş Kanunu”) ve ilgili yönetmeliklerle çizilen, Yargıtay uygulamasında inceliklerin işlendiği bir hukuk dalıdır. Bu alanda basit ve önemsiz sayılan bazı usuli işlemler, yargılamanın sonucunu değiştirebilir. Bu bağlamda iş ilişkisinin sona ermesinden kaynaklanan uyuşmazlıkların büyük bir kısmının bu işlemlerin usulüne uygun yapılmamasından kaynaklandığı söylenebilir. Bu yazımızda, basit sayılan bu usuli işlemlerde yer alan “savunma beyanı” ve belirsiz süreli iş sözleşmesinin feshi halinde önemi üzerinde durulacaktır.

Savunma Beyannamesi Alınması

İş hukukunda işverenler için temel ilke, kararlarını yasal zemine dayandırmak ve eylemlerini ispatlamaktır. Bu kapsamda iş akdinin feshedilmesi kararının hukuka uygunluğu, çalışandan savunma alınmasının gerekip gerekmediğine ve bu beyanın değerlendirilmesine bağlıdır. Ancak uygulamada, işverenlerin iş akdinin feshedilmesinde aceleci davranması nedeniyle, savunma talebinin içeriği, verilen beyannamenin zamanlaması ve değerlendirilmesi zaman zaman gerektiği gibi sonuçlanmamakta ve bunlar zaman zaman istenmeyen olumsuz sonuçlara yol açmaktadır.

Ancak, yerleşik içtihat gereği, işvereni aleyhine olumsuz/rahatsızlığa neden olduğu olay ve/veya durumlardan, çalışanların bildirimde bulunabilmeleri için makul bir süre içinde bilgilendirilmeleri gerekir. onun ifadeleri. Bu kapsamda savunma alınması fesih sürecinin başlangıcı ve hatta en önemli aşamasıdır. İş Kanunu’nun haklı nedenle derhal geçerli fesih sınırlarını kesin olarak ayırmaması, işverenin kıdem tazminatı ödemesi, ihbar süresi (veya bunun yerine ihbar tazminatı ödenmesi) ve haklı nedenle fesih hakkı vermesini zorunlu kılmamaktadır. işvereni kıdem tazminatı ödemeye ve bir ihbar süresi tanımaya (veya bunun yerine bir ödeme yapmaya) mecbur eder. Üstelik, iş ilişkilerinin olağan seyrinde, her durumda nesnel bir sonuca varmak mümkün değildir. Bu, her bir davayı kendi esasına göre ve geçerli içtihat çerçevesinde değerlendirme yükümlülüğü getirir.

Bu nedenle şeffaf ve kapsamlı bir fesih süreci, işverenin yasal kararlar almasına olanak tanır. İzmir işçi avukatı aracılığı ile Savunma beyanı yoluyla elde edilen bilgiler, işverenin iş sözleşmesinin feshinin gerekli olup olmadığını ve durumun geçerli bir nedenle mi yoksa haklı bir nedenle mi olduğunu değerlendirmesini sağlayacaktır.

Ayrıca, rahatsızlığa neden olan işçinin iş sözleşmesinin feshi yerine, savunma beyanı alınması çözüm bulma olasılığını artırdığı için ultima ratio ilkesinin uygulanmasına da yardımcı olur. Asıl mesele, işverenin iyi niyetle hareket edip etmediği ve işçiye alternatif sunup sunmadığıdır.

Yasal düzenleme

Sanat uyarınca. İş Kanunu’nun 19.2’si, ilke olarak, bir işçinin belirsiz süreli iş sözleşmesi, davranışı veya verimliliği nedeniyle savunmasının yokluğunda feshedilemez. İfada bulunmama, görevini yerine getirmeme, maddi zarara yol açma ve/veya işverenin itibarını kaybetme ve/veya sadakat yükümlülüğünü ihlal etme bu tür davranışlara veya verimsizliğe örnektir.

Ancak, işçiden savunmanın alınmasının, iş akdini hukuka uygun olarak feshetmek için tek başına yeterli olmadığının altı çizilmelidir. İzmir işçi avukatı – Her dava kendi esasına ve usulüne göre değerlendirilmelidir. Ancak, savunmanın alınmaması bizzat fesih feshini geçersiz kılacaktır ve bu hükümsüzlük, kısaca, çalışılmayan süre için işçinin en fazla 4 aylık maaşına kadar tazminat ödenerek işçinin işine iade edilmesine neden olacaktır. iş güvencesi hükümlerinin geçerli olduğu işyerlerinde, iş güvencesi hükümlerinin uygulanmadığı işyerlerinde ise kötü niyet tazminatı ödenmesi.

istisnalar

Sanatın ikinci cümlesi. İş Kanunu’nun 19.2’si, çalışanın etik ve iyiniyet kurallarına aykırı (İş Kanunu’nun 25.II. maddesinde sayılan) davranışları üzerine işverene hak veren savunma beyanı alınması istisnasını düzenler. iş sözleşmesini derhal feshetme hakkı, savunma beyanı alınması gerekli değildir. Bu düzenleme birçok çelişkili Yargıtay kararına tabidir. Birkaç karar, Sanatta sayılan durumun varlığını bulur. 25.II savunma beyanı gerektirmemesi için yeterli; bazı kararlar ise fesih sebebini ayrıntılı olarak değerlendirmekte ve durum Madde kapsamına girse dahi savunma istemektedir. 25.II, gerekçenin geçerli veya haklı olup olmadığının belirlenmesi tamamen Mahkemelerin takdirindedir. Uygulamada, Mahkemeler, her bir durumu değerlendirerek fesih sebeplerini belirler ve hangilerinin haklı sebep olarak kullanılabilecek kadar güçlü olmayan, ancak geçerli sebep olarak iş ilişkisini sona erdirmeye yeterli olduğuna karar verir. Bu kapsamda haklı nedenle fesihler için savunma beyanı gerekli olduğundan, bu beyanın olmaması fesih hükmünün geçersizliğine neden olur.

Ayrıca Yargıtay’ın devamsızlık konusunda da çelişkili kararları var. Sanat uyarınca. 25.II.g., çalışanın haklı bir mazereti olmaksızın veya çalışanından izin almadan gelmemesi; i) arka arkaya iki iş günü, ii) bir ay içinde iki kez tatilden sonraki gün veya iii) bir ay içinde üç iş günü, derhal geçerli olmak üzere haklı fesih nedenleridir. Sanat altında düzenlenen kuralın katı bir şekilde uygulanması. 19.2 savunma beyanı istemez. Ancak Yargıtay bazı kararlarında işverenin soruşturma yükümlülüğü nedeniyle işçinin yokluğunun geçerli bir nedeninin bulunup bulunmadığının tespiti için savunma yapılmasının zorunlu olduğuna hükmetmiştir.

Çözüm

Birbiriyle çelişen Yargıtay kararları, her davada detaylı bir hukuki değerlendirme yapmamızı zorunlu kılıyor. Savunma beyanı, yasal bir fesih kararının temel taşıdır. Bu kapsamda savunma talebinin içeriği ve zamanlaması ile savunmanın durumun gerçekleri ile değerlendirilmesi önemli bir rol oynamaktadır. Bu aşamalar ihtiyatlı bir şekilde yerine getirildiği takdirde, çalışanların iş kanunundan doğan hakları korunur ve işverenler beklenmedik tazminat ve dava masrafları ile karşı karşıya kalmazlar. Bu nedenle, iş hukukundan kaynaklanan uyuşmazlıkların önlenmesi ve/veya azaltılması için, fesih işlemi, usulüne uygun savunma talebinin hazırlanması ile başlayacak ve her bir durum, yasal hükümler ve içtihatlar çerçevesinde ayrıntılı olarak değerlendirilecektir.

İzmir İşçi avukatı, Tazminat Kıdem Tazminatı - İş Kazası-İşçi Avukatı -Fazla Çalışma Ücreti -İş Mahkemesi - İş Gücü Kaybı Tazminatı - Kıdem Tazminatı - Trafik ...

izmir işçi avukatı, işçi avukatı izmir, izmir iş avukatı, izmir iş kazası avukatı

İzmir Asliye Ceza Avukatı Ne İş Yapar?

Bir İzmir asliye ceza avukatı, bir ceza davası sırasında birçok önemli rolü yerine getirir. Bir suçla itham edilen bir kişiyi savunmaktan sorumludur. Müşteri adına konuşur.

Davanın Görevlendirilmesi

Bir İzmir asliye ceza avukatı, davalı tarafından doğrudan temasa geçilebilir veya dava mahkeme tarafından görevlendirilebilir. Birçok ceza savunma avukatı, kamu avukatı ofisi tarafından ödenen kamu savunucularıdır. Yerel, eyalet veya federal mahkemeler tarafından atanırlar. Diğer ceza savunma avukatları özel firmalar tarafından işe alınır. Bazı ceza savunma avukatlarının, kendilerinin yönettiği bağımsız bir hukuk bürosu vardır. Kamu savunucuları özel avukatlardan daha düşük maaş alma eğilimindedir ve ayrıca sevk süreci ve sanıklar dışındaki kişilerden gelen ödeme nedeniyle daha yüksek dava yüküne sahip olma eğilimindedir. Bazı durumlarda, mahkeme belirli bir davayı alması için özel bir avukat atayabilir.

Dava Hakkında Röportaj

İzmir asliye ceza avukatı müvekkil ile şahsen görüşme fırsatına sahip olduğunda, dava hakkında mümkün olduğunca çok ayrıntı almaya çalışmalıdır. Vakayla ilgili spesifik sorular sorarak, vakayla ilgili olası savunmalar ve güçlü ve zayıf yönler hakkında bilgi edinebilir. Bu, sanığın dikkatli ve kapsamlı bir şekilde sorgulanmasını gerektirir.

Davaya Soruşturma

Sanığa davayla ilgili sivri uçlu sorular sormanın yanı sıra, davalıyı beraat ettirmenin olası yollarını belirlemek için davayı daha fazla araştırmalıdır. Bu genellikle polise davayla bağlantılı olarak kullandıkları prosedürler hakkında soru sormayı içerir. Ayrıca dava hakkında bilgisi olan tanıklarla konuşmayı ve dava hakkında bilgi toplamayı da içerebilir. Tüm bu bilgiler, dava için güçlü bir savunma oluşturmaya çalışmak için kullanılır. Davada bilirkişiden yararlanılması durumunda ceza avukatı, sunacağı ifade ve davada sunulabilecek deliller hakkında kendisiyle görüşebilir.

Bir ceza savunma avukatı, iddia makamının davasını jüriye sunulmadan önce inceleme hakkına sahiptir. Bu, davalı aleyhine davada herhangi bir boşluk bulmasına ve davadaki kanıtları test etmesi için bağımsız bir laboratuvar veya uzman kiralamak gibi savcının davasını çürütebilecek kanıtlar bulmaya çalışmasına olanak tanır.

En İyi Ağır Ceza Avukatı İzmir seçiminde dikkatli olmasınız. Ceza avukatının bu alanda tecrübeli olması ve kendini geliştirmiş.. - İzmir asliye ceza avukatı

izmir asliye ceza avukatı, izmir ceza avukatı, ceza avukatı izmir, asliye ceza avukatı izmir

Kanıt Analizi

Suçlu bir sanık aleyhindeki kanıtları analiz etmek, ceza savunma avukatının davanın gerçeklerini ve teorilerini dikkatlice incelemesini gerektirir. Bağımsız olarak test edilmiş kanıtlara sahip olabilir. Ek olarak, müvekkilinin mahkumiyetine karşı çalışan herhangi bir yasal teori olup olmadığını belirlemek için kanıtları inceleyebilir.

Müvekkil ile Devam Eden İletişim

Bir İzmir asliye ceza avukatı, davadaki herhangi bir gelişmeyi açıklamak ve dava hakkında onu bilgilendirmek için müvekkili ile temas halinde kalmalıdır. Avukat, müvekkil ile yapılan görüşmelerin gizli tutulmasını sağlamalıdır. Avukat ayrıca olası sonuçları daha iyi anlayabilmesi için davayla ilgili bilgileri müvekkiline iletmesini sağlamalıdır.

BİR İZMİR ASLİYE CEZA AVUKATI TUTMANIZ GEREKİR Mİ?

İster basit bir uyuşturucu bulundurma suçuyla , ister federal uyuşturucu kaçakçılığı suçlamasıyla karşı karşıya olun, davanızı görüşmek için bir ceza savunma avukatıyla görüşmelisiniz. Basit bir ceza davası olarak düşünebileceğiniz şey, agresif bir ağır suç savunması gerektirebilir .

Bir ceza savunma avukatı tutmanız gerekip gerekmediğinden emin değilseniz, dikkatli olun ve bir avukatla görüşün. Avukat olmadan polisle veya savcıyla konuşmak bir sanık için genellikle hiçbir zaman iyi sonuç vermez. Çoğu durumda, işleri daha da kötüleştirir ve özgürlüğünüzü kaybetmenize neden olabilir.